The Ting Tings Fan
Eğer Sizde Bir The Ting Tings Fanıysanız Ailemize Katılınız
Üye Olmak için Kayıt Ol tuşuna basıp Formu Doldurmanız Yeterlidir
The Ting Tings Fan
Eğer Sizde Bir The Ting Tings Fanıysanız Ailemize Katılınız
Üye Olmak için Kayıt Ol tuşuna basıp Formu Doldurmanız Yeterlidir
The Ting Tings Fan
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

The Ting Tings Fan

Türkiye'nin The Ting Tings Fan Forumu
 
AnasayfaKapıLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 Doğuş Biyografi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
AvriL Lavigne
The Ting Tings Fan | Yeni Üye [3]
The Ting Tings Fan |  Yeni Üye [3]
AvriL Lavigne


Mesaj Sayısı : 61
Kayıt tarihi : 29/06/09
Nerden : AvriL'in Yanından

Doğuş Biyografi Empty
MesajKonu: Doğuş Biyografi   Doğuş Biyografi Icon_minitimeCuma Tem. 03, 2009 9:40 pm

doğuş
1974
yılının 30 Haziran günü Almanya'da bir yaşam daha başlıyor. Aslen Rize
İkizdereli olan bu küçük varlık, büyüdükçe anne ve babası arasındaki
anlaşmazlıklar da geçen yıllarla beraber büyüyor. Ve Doğuş iki
yaşındayken kaçınılmaz son "ayrılık" bir gün aileyi derinden sarsıyor.
Fakat bir süre sonra anne ve baba belki çocuklarının, belki de yıllar
önce birbirlerine duydukları aşkın hatırına yeniden bir araya
geliyorlar. Aile, ilk iş olarak kendilerine uğursuzluk getirdiğine
inandıkları Almanya'dan apar topar Türkiye'ye dönüyor. Yüreklerinde bir
umut; vatanlarında her şeyin iyiye gideceğine, acı vatanın, gurbetin
üzerlerine yağdırdığı mutsuzluklardan kurtulabileceklerini
düşünüyorlar. Ama umutlar gerçekleşmiyor. Türkiye'de bu aile ocağının
tütmesini sağlamıyor. Anne başka bir yaşamda, baba bilinmezlikte
kaybolup gidiyor.Doğuş için de bambaşka bir dünyanın "yetiştirme
yurdunun" kapıları açılıyor. Yetiştirme yurdunda geçen bir yıl boyunca
onu evlat edinmek isteyenler oluyor. Ama o şiddetle reddediyor. "Hayır,
bir gün annem gelip beni alacak" haykırışları dolduruyor müdürün
odasını. Annesi ise hiç gelmiyor. Onun küçücük yüreğinin hasretle
çırpışını hiç duymuyor. Ve bir gün babaannesi gelip onu buluyor.
Sevgiyle bağrına basıyor. Babası ve annesi için ise "öldüler" diyor.
Doğuş, babaannesine büyük bir sevgi ile bağlanıyor. Ta ki bir gün
annesi çıkıp gelinceye değin...

Doğuş o günleri şöyle anlatıyor; "Bir gün annem çıkageldi. Beni
sevgiyle kucaklıyordu. İnanılır gibi değildi. Ben de onu sevgiyle
kucakladım. Ona ağlayarak öyle sıkıca sarıldım ki sanki kasılıp kaldım.
Bir süre annem ziyaretlerime gelmeye devam etti. Onu her gördüğümde
daha çok bağlanıyor ve onu daha çok seviyordum. O benim annemdi.
Yıllarca yokluğunu hissettiğim, sıcacık kucaklamasına hasret olduğum
annem... Ama çok geçmeden annemin ziyaretleri seyrekleşti. Ve bir süre
sonra artık hiç ziyaretlerime gelmez oldu. Tam ona alışmışken, tam
benim de annem var diye içim içime sevinçten sığmazken o beni bir kez
daha terk etmişti. Çocuk yüreğim müthiş bir kırılganlıkla sarsıldı ve
öyle çok acıdı ki... Sonradan bu acı, annemi bulmak ve ona sarılıp bir
daha hiç bırakmamak saplantısı halini aldı. 9 yaşındaydım, ilk kez
evden kaçtım. Gece gündüz sokak sokak geziyor ve annemi arıyordum.
Ruhsal durumum tamamiyle bozulmuştu. Beni bulup yeniden babaanneme
teslim ediyorlardı ama ben yine kaçıyordum. Babaannem gibi güzel ve
sevecen insanı da o dönemde öylesine merakta bıraktım ki, o günleri
düşününce vicdan azabı duyuyorum. Evden çok sık kaçıyordum. Artık eve
dönmeme sürelerim de uzamaya başlamıştı.. Ev dar, sokaklarsa çok büyük
görünüyordu gözüme. Sokaktaki insanlar bana aile gibi, hatta ailemden
bile daha yakın geliyorlardı. Aç kalıyordum, ağlıyordum... Üstüm başım
iyice sefilleşmişti. Ama annemi bulma umuduyla eve dönmüyordum. O
yıllarda jeton satıyordum. Açtım ve parasızlıktan bakkaldan ekmek, süt
çalıyordum. Kimi zaman trafik lambalarının önünde bekliyor, arabalara
koşuyor, camları silmeye çalışıyordum. Ve arabaların içine mutlaka
bakıyordum. Belki bir arabanın koltuğunda, bir gün annem oturuyor
olacaktı. Beni görünce mutluluk içinde gülecek ve arabadan inip beni
şefkatle kucaklayacaktı. Ben de onun kokusunu içime çekecek ve onun
sıcaklığına sığınacaktım. Ama bu hayalim hiç gerçekleşmedi. Ve
biliyorum ki hiç gerçekleşmeyecek de... Onun şimdi nerede olduğunu
biliyorum. Ama ona karşı öylesine katılaştım ki ve ona olan sevgim
öylesine derine gömüldü ki şimdi ben bile bulamıyorum. Altı kardeşimin
hepsine baktı. Bir tek ben mi fazla geldim ki beni bırakıp gitti. Gerçi
bir söz vardır "Anneniz size ne yaparsa yapsın, sizi 9 ay karnında
taşıdığı için onu 40 yıl sırtınızda taşısanız hakkını ödeyemezsiniz"
der ama şu an için elimde değil onu affetmek."

Bir söz vardır "Babalar içten, sıcacık bir kucaklamanın, çocuklarının
yüreklerindeki bütün yaraları iyi edeceğini bilirler..." Doğuş'un
babası da bunu mutlaka biliyor olmalıydı ama o da onu kucaklamayı
değil, bırakıp gitmeyi tercih etmişti. Doğuş için hiçbir zaman ellerini
sımsıkı tutan ve kendini güvende hissettiren bir babası olmamıştı. Ve o
babası için şu cümleleri hiç söyleyememişti; "Birlikte oynarken benimle
çocuklaştığın, korunmam gerektiğinde devleştiğin için teşekkür ederim.
Bir yudum su ve sonu uyku içinde yitip giden bir öykü. Oradasın. Her
şey normal. Beni tehlikelerden koruyan, bana bu güven duygusunu, her
zaman geri dönebileceğim bu rahat huzurlu yeri veren sensin...." Doğuş
babası için asla bunu hissedememiş, babası onun hatıralarında koruyan,
güven veren değil, onun güvenilmez sokaklara düşmesinin nedenlerinden
biri olarak anılır olmuş.

Anne ve babasından aldığı darbelerin ardından Doğuş kimliğini verirken
artık şöyle söyler olmuş: Adı: Doğuş, Annesinin Adı: Sevgisizlik,
Babasının Adı: Yalnızlık... Bu yalnızlık ve sevgisizlik içinde eriyip
giderken Doğuş, sokaklara, sokakların kültürüne de uyum sağlıyor.
Sokaklarda dört tane sıkı arkadaşı var. Onlar dışında sokaklarda
kimseyle fazla yakınlık kurmuyor. Tiner koklayanlardan, uyuşturucu
kullananlardan, hırsızlardan olabildiğince kaçıyor. O yıllarda Doğuş,
her şeyden özellikle de insanlardan nefret ediyor. Soğuk kış
gecelerinde, ışıkları yanan sıcak odalı evlere bakarken hissettiklerini
Doğuş şöyle anlatıyor; "Neden ben burada üşürken onlar bu kadar
mutlular, diye düşünüyor ve onlardan nefret ediyordum. Nefretle
büyüdükçe, nefretim çoğalıyordu. Bana teselli veren tek şey şarkı
söylemek ve dans etmekti. Ne zaman canım çok sıkılsa ya da çok mutlu
olsam sokaklarda avazım çıktığı kadar şarkı söylüyordum. Özellikle de
Sezen Aksu'nun "Masum Değiliz" şarkısını... Arkadaşlarım benimle dalga
geçiyorlardı. "Şarkıcı ol bari" diyorlardı. Ben de olacağımı söyleyince
kahkahalarla gülüyorlardı. Ben ise bir gün bir sanatçı olarak zirveye
yerleşeceğime emindim."

Bir gün Doğuş'un sokaktaki sıkı dostlarından biri, Murat aşık oluyor.
Mutsuz bir aşk... O sokakların çocuğu, kız ise çok güzel ve varlıklı
bir ailenin biricik kızı. Bir anlamda klasik Türk filmlerinin yaşama
yansımış öykülerinden biri... Arkadaşı bu aşktan ötürü büyük bir acı
çekiyor. Bir gün ikisi çimlerin üzerine uzanmış, gökyüzünü seyrederek
sohbet ediyor ve acılarını paylaşıyorlar. Doğuş dalgın ve düşünceli.
Arkadaşının çektiği acıyı anlatan bir şarkı söylemeye başlıyor; "Sabret
yüreğim sabret/Sabret gelecek elbet/Uzanan bu elleri/Tutacak bir gün
sabret..." "Sabret" onun ilk bestesi. Doğuş'a sanatçı kimliğini ortaya
çıkmasını sağlıyor bu eser. Ve birbiri ardına Doğuş'un besteleri duygu
dünyasından, gün ışığına çıkmaya başlıyor. Doğuş o döneme ait
şarkılarında bir keresinde, "Korkma Biz Genciz" diyor ve ardından
ekliyor "Çekerim ben acıyı dertleri/seveceksen beklerim ömür seni...",
bir şarkısında ise, "Sensiz Ne Yaparım" diye soruyor ve yine cevabını
veriyor, "Gece gündüz ağlarım/ Eğer sen cehennemliksen/ Senin için ben
yanarım..." Bu eserlerle birlikte Doğuş, sokakların nefret dolu
çocuğundan, tutku dolu bir aşık olma yönüne hızla yol almaya başlıyor.

"İLK DEFA İNANIR OLDUM AŞKA"
Doğuş artık sokakların 18 yaşındaki yakışıklı delikanlısı. Ve dört sıkı
arkadaşı ile birlikte yeni bir tutku edinmişlerdi. Hafta boyunca
zorluklarla kazandıkları paralarla üstlerine giysiler alıyorlar ve
tutuyorlar disconun yolunu. Doğuş zaten dansa doğuştan yetenekli.
Nerede müzik duysa başlıyor dans etmeye. Discolar onun için bulunmaz
güzellikteki mekanlar oluyor. Delicesine dans ediyor. 1993 yılında bir
gün discoda bir genç kız ile tanışıyor. Ve ilk defa inanır oluyor
aşka... Bu genç kız hepimizin yakından tanıdığı bayan popçularımızdan
biri. Siyah saçlarıyla, mavi lensli gözleriyle bizlere şarkısıyla "80
günde devri alem" yaptıran bir sanatçımız. Doğuş'a da acı dolu bir aşk
turu attırıyor. Doğuş onun vokalistliğini ve dansçılığını yaparken bir
yandan da ona tutku dolu bir aşkla bağlanıyor. Ama "sevgili" onu bir
gün apansız, acılarla baş başa bırakarak gidiyor. Doğuş o günleri şöyle
anlatıyor; "Onun reklamını yapmak istemediğim için ismini vermek
istemiyorum. Ve bana yaptığı tüm kötülüklerden, aşkıma indirdiği
darbeden, müzik yaşamımda bana köstek olmak amacıyla yaptıklarından
sonra bile onun özünde minicik de olsa bir iyilik taşıdığına
inanıyorum. Onun için özellikle beni terk edişinin ardından birçok
beste yaptım. Mesela Gökhan Tepe'ye verdiğim "Aşk Belası"nı ona
yazmıştım. "Gamsız"ı da onun için yazdım. Doğuş bu "gamsız sevgili"
için daha bir çok beste üretiyor. Ve o çok tanınan şarkısında olduğu
gibi soruyor "Ben sana ne yapmıştım?/Tek suçum/Seni çılgınca
sevmekti..." Ama gamsız onu hiç duymuyor. O yeni kalpler yakıp ardından
da "Güvendiğim dağlara kar yağdı" diyerek yoluna devam ediyor. Doğuş
ağlıyor ama gamsız hiç karşısına çıkıp silmiyor gözyaşlarını... Ona hiç
dönmüyor, tıpkı annesinin ve babasının yaptığı gibi...

Doğuş yaşadığı acı veren duyguların etkisinden kurtulabilmek için
kendisini yoğun bir çalışma temposunun içine atıyor. Emel'e vokal
yapıyor. Dans ediyor. Bu arada "babam" dediği İskender Ulus'la
tanışıyor. Bu babacan insan Doğuş'a hasret olduğu şefkati büyük bir
cömertlikle sunuyor. Onun içinde bulunduğu bunalımdan çıkmasına,
ruhundaki fırtınaları dindirmesine yardımcı oluyor. Bir anlamda Doğuş,
İskender Ulus'la tanıştıktan sonra yeniden doğuyor. Zaten asla söylemek
istemediği öldü saydığı eski adını da bu dönemde bırakıyor ve "Doğuş"
adını alıyor.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
AvriL Lavigne
The Ting Tings Fan | Yeni Üye [3]
The Ting Tings Fan |  Yeni Üye [3]
AvriL Lavigne


Mesaj Sayısı : 61
Kayıt tarihi : 29/06/09
Nerden : AvriL'in Yanından

Doğuş Biyografi Empty
MesajKonu: Geri: Doğuş Biyografi   Doğuş Biyografi Icon_minitimeCuma Tem. 03, 2009 9:40 pm

Doğuş'un çocukluğundan beri en dikkat çekici özelliklerinden biri
gözlerindeki sürmeler. Çocukluğundan beri Doğuş, her aynaya bakışında
gözlerine kendisinin bile hayret ettiğini söylüyor. Kendinden sürmeli
gözlerinde güneşin yedi rengi var. Doğuş'un gözlerine duyduğu hayret,
bir gün Mısır'ın efsanevi kraliçesi, Firavun Aheton'un karısı
Nefertiti'nin resmini gördüğünde bir kat daha artıyor. Çünkü
Nefertiti'nin gözleri de tıpkı Doğuşunkiler gibi... Kocasının kurduğu
Aton dilinin ateşli savunucusu olan fakat hükümdarlığının 12. yılında
kocasının gözünden düşerek güç kaybeden bu ünlü kraliçenin kendine olan
benzerliğini keşfetmesinin ardından Doğuş, Nefertiti'ye karşı bir
yakınlık duyuyor. Onunla ilgili ne bulursa okuyor. Okudukça güneşin
imparatorluğunun insanlara duyduğu ilgi ve bağlılık da artıyor. Doğuş,
bugün Firavunlar soyundan geldiğine inanıyor. Boynundan Nefertiti'nin
bir resminden kopya edilen gümüş kolyeyi hiç çıkarmıyor ve
Nefertiti'nin ruhunun onun koruyucusu olduğuna inanıyor. Ve bazı
geceler uykusunda duyduğu seslere uyanıyor. Bu uyanışlarının nedenini
Doğuş şöyle anlatıyor; "Kimi zaman rüyalarımda kendimi eski Mısır'da
görüyorum. Çöl ve piramitler var... Koruyucu ruhum olduğuna inandığım
Nefertiti yanımda. Birden bir ses zevreyi dolduruyor Sun of the
Son..."Kalabalık bana "güneşin oğlu" diye bağırıyor. Uyanıyorum. Bu
rüyayı çok sık görüyorum ve her defasında çok etkileniyorum. Beni
Mısır'a, piramitlere çeken bir güç var sanki. Bir gün mutlaka oraya
gideceğim. Ve oraya gittiğimde ya çok iyi duruma geleceğim ya da düşüşe
geçeceğim, bilemiyorum. Ama sonuç ne olursa olsun mutlaka gideceğim"...

Doğuş bugün çocukların ve hayvanların ağlamasına dayanamıyor. Geldiği
sokakların yeni çocuklarına da kucak açmış durumda. Onlardan güvendiği,
inandığı çocuklara sahip çıkıyor. Bakım, eğitimini üstleniyor. Ve bir
gün mutlaka dev bir bina yaptırarak bu binada birçok sokak çocuğunu
barındıracağını söylüyor. Gelen çocukların bu binadan bir meslek sahibi
olmadan çıkmayacaklarını da özellikle belirtiyor. Onun sokaklardaki üç
sıkı dostu da bugün artık mutluluğu bulmuş durumdalar. "Sabret "
parçasını bestelediği Murat'ın bu parçaya konu olan sevgilisiyle mutlu
bir evliliği var. Arkadaşlarından biri yurt dışında işçi olarak girdiği
fabrikada da adeta tırnaklarıyla tutunarak yükselmiş ve bugün o
fabrikanın müdür koltuğunda oturuyor. Diğeri ise kendisini evlatlık
olarak alan çok zengin bir ailenin yanında eğitimine devam ediyor.

Doğuş dünya çapında bir star olma düşüncesinde. Bu nedenle İngilizce ve
Almanca öğreniyor. Ve bu konuda şöyle diyor: "Her zaman bir hedefim
vardı; bir gün sanat camiasına girip zirveye tırmanmak. Şu an bu
amacıma yavaş fakat emin ilerlemekteyim. Henüz emekleme dönemindeyim.
Bir gün bu camiada en yüksek zirve neredeyse oraya çıkacağım. Allah'ın
bu gücü bana verdiğine inanıyorum."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Doğuş Biyografi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» SLipknot Biyografi
» Berksan Biyografi
» Biyografi The Ting Tings
» Katy Perry Biyografi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
The Ting Tings Fan :: Ünlüler Köşesi :: Yerli Ünlüler-
Buraya geçin: